Osmancık Masaj Salonu Masöz Oya
Osmancık Masaj Salonu
Bir sürü tüccar, işportacı, çoluk çocuğun yardımıyla, minik meydanda müthiş bir gürültü hâkimdi; robot tezgâhtarlarla tartışan ve alışverişlerinde bu androidleri kendi istedikleri fiyata ikna etmeye çalışan adamların bağırışları, kimlik çipi tarayıcılarının vızıltılı sesleri ve hesaptan hesaba aktarılan paraların monoton fatura gürültüsü, tüm binaları kaplayan dev ekranlar yardımıyla gökyüzünü inleten reklam yayınları, haber sunumları ve dedikodu sesleri… Cinder’ın işitme düzeneği, bütün bu sesleri statik bir uğultu sesine indirgiyordu. Ama bugün, öteki tüm seslerin arasından, kısamadığı tek bir melodik ses öne çıkıyor gibiydi. Tezgâhının hemen dışında bir çocuk grubu durmuş, “Küller, küller, çoğumuz savrulacağız!” Osmancık Masaj Salonu
Osmancık Masaj Salonu
diye şakıdıktan sonra kahkahalar eşliğinde kendilerini asfalta atarak oyun oynuyordu. Cinder’ın dudaklarında bir gülücük dolaştı. Fakat bu gülücüğün sebebi, geçen on yılda popüler olan, veba ve ölüm ile alakalı bu ninni değildi. Hatta bu şarkı midesini bulandırıyordu. Fakat kıkırdayan çocuklar kendilerini yere bırakıp etraftan geçenlerin yoluna ayak başı olduklarında, insanoğluın onlara attıkları bakışları seyretmeyi seviyordu. Yere serilmiş çocukların çevresinden geçmek zorunda kalan alışverişçiler homurdanıp duruyorlardı ve Cinder da çocukları bu yüzden seviyordu. Osmancık Masaj Salonu “Sunto! Sunto!” Cinder’ın gülümsemesi soldu. Üstüne un bulaşmış önlüğüyle pastacı Chang Sacha’nın kalabalığın içinden belirmesini seyretti. “Sunto, buraya gel! Sana burada oynamamanı söyledim. Ona bu kadar yakınken olmaz
Sachan’ın gözleri Cinder’ınkilerle buluştu, dudakları ince bir çizgi hâlini aldı ve sonra oğlunu kolundan kavrayarak uzaklaştı. Çocuk ayaklarını sürüyerek geri dönmeye çalışırken, anası de ona tezgâhın tanıdığından ayrılmamasını söylemiş oldu. Pastacı kadın uzaklaşırken, Cinder da yüzünü buruşturdu. öteki çocuklar ise kalabalığa karıştı ve kahkahalarını da beraberlerinde götürdüler. “Sanki kablolar bulaşıcıymış benzer biçimde, Osmancık Masaj Salonu diye mırıldandı Cinder, boş dükkânın içinde tek başına. Tüyleri diken diken eden bir gıcırtı sesiyle kolunu uzattı, kirli parmaklarıyla saçlarını tarayarak dağınık bir atkuyruğu yaptı ve sonra artık siyahlaşmış iş eldivenlerine uzandı. Eldiveni önce, çelikten yapılmış eline geçirdi. Sağ avucu bu kalın eldiven içinde anında terlemeye başlamasına karşın, sol elindeki çelik levhaları saklayan bu eldivenlerle kendini çok daha rahat hissediyordu.








Son yorumlar